Avrupa’nın çokkültürlü metropollerinde oldukça sık rastlanan bir manzaradır: Kuaförlük eğitimi almış bir Sudanlı erkeğin belgesiz temizlik işlerinde çalışmak zorunda kalması; taş ustası bir Afgan’ın kamyon şoförlüğüne yönelmesi; tıbbi laboratuvar bilimleri alanında üniversite diplomasına sahip bir Suriyeli kadının ise bir restoran mutfağına sıkışıp kalması.
Bu sorun yalnızca üniversite mezunlarını değil, aynı zamanda usta işçileri, zanaatkârları ve geleneksel bilgi birikimine sahip kişileri de etkilemekte; onları da benzer şekilde “niteliklerinin altında istihdam” döngüsüne hapsetmektedir. Dolayısıyla söz konusu durum bireysel bir “entegrasyon başarısızlığı” değil, yapısal, sınıfsal ve ideolojik bir dışlama rejiminin sonucudur.
“Nitelik Dışı İstihdam”: Tanımın Ötesinde Bir Sınıf Gerçeği
OECD ve ILO verilerine göre Avrupa’daki göçmenlerin yaklaşık üçte biri kendi uzmanlık alanları dışında çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu durum yalnızca akademik diplomaya sahip olanları değil, aynı zamanda yüksek vasıflı zanaatkârları da kapsamaktadır. Fabrika montaj hatlarına sıkıştırılmış bir Pakistanlı usta marangozun yaşadığı durum, güvenlik görevlisi olarak çalışan bir Kürt akademisyenin deneyimiyle benzerlik göstermektedir—farklı toplumsal deneyimler olsa da, aynı dışlanma hikâyesini yansıtmaktadır.
Lyon’da yaşayan İranlı göçmen Hoda A., 2022’de Der Spiegel’e verdiği bir röportajda bu durumu şu sözlerle ifade etmiştir:
“Ben bir dikiş eğitmeniydim. Burada ise bir tekstil atölyesi bulamadan doğrudan çocuk bakımına yönlendirildim.”
Avrupa’daki Kürtler : Kimliğin Yükü, Statü Kaybı
Çoğunlukla politik nedenlerle Avrupa’ya göç eden Kürtlerin önemli bir kısmı, eğitim, kültür veya sanat alanlarında yüksek düzeyde birikime sahiptir. Ancak bu birikim, işgücü piyasasına nadiren yansımaktadır. Friedrich Ebert Stiftung’un (2023) verilerine göre Almanya’da Kürt gençlerinin yalnızca %6’sı kendi mesleklerinde istihdam edilmektedir. Belçika ve Fransa’da ise Kürt işçilere yönelik ayrımcılık sendika raporlarında sürekli vurgulanmaktadır.
Emek Alanında Göçmen Mozaiği
Kürtlerden daha az görünür olmakla birlikte Avrupa’nın emek yükünü taşıyan diğer göçmen gruplar da bulunmaktadır. Bunlar arasında:
- İtalya ve Fransa’da çoğunlukla belgesiz işlerde çalıştırılan Sudanlı ve Eritreli göçmenler (FRA, 2023; HRW, 2022).
- Almanya’da marangozluk veya metal işçiliği sektörlerine dâhil olamayan Afgan zanaatkârlar (OECD & DW, 2022).
- İspanya’da güvencesiz temizlik işlerine yönlendirilen Suriyeli kadınlar (El País, 2023; Reuters, 2022).
- Birleşik Krallık’ta inşaat ve taşımacılık sektörlerinde ölümcül iş kazalarına maruz kalan Pakistanlı ve Bangladeşli işçiler (The Guardian, 2023).
Tüm bu gruplar için ortak nokta; istikrarsız, geçici ve çoğu zaman belgesiz çalışma koşullarına mahkûm edilmeleridir.
Toplumsal Uyum mu, Piyasa Uyumu mu?
AB’nin “entegrasyon” politikaları, göçmenleri sıklıkla kültürel ve mesleki köklerinden kopararak onları piyasaya uyumlu bir yurttaşlık modeline indirgemektedir. New York Times’ın 2024 tarihli bir analizine göre Avrupa’daki “entegrasyon” programlarının %70’inden fazlası işgücü piyasasına girişe odaklanırken, %25’ten daha azı kültürel ve toplumsal kapsayıcılığı önceliklendirmektedir (NYT, 2024).
Üniversite Mezunu Olmayanların Görünmezliği
Göç tartışmaları çoğunlukla “yükseköğrenim görmüş göçmen” figürü etrafında şekillense de zanaatkârlar, ustalar, sertifikalı meslek erbapları ve tarım işçileri büyük ölçüde göz ardı edilmektedir. Essen’de yaşayan Afgan mülteci ve marangoz Husam D., 2023 yılında Deutsche Welle’e verdiği bir röportajda bu durumu şu sözlerle dile getirmiştir:
“Çıraklık okuluna gittim, yıllarca marangoz olarak çalıştım ve memleketimde ustalık belgesi aldım. Ancak burada bunun hiçbir anlamı olmadı.”
Bu tablo, Avrupa’daki teknik ve mesleki işgücü açığıyla keskin bir tezat oluşturmaktadır (OECD, 2023).Zira, Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde nitelikli meslek işçilerine yönelik talep son derece yüksektir.
Kapitalist Sistem İçindeki Emek Hiyerarşisi
Bu durum yalnızca bir “kültürel uyumsuzluk” ile açıklanamaz. Göçmen emeği, kapitalist üretim ilişkilerinin doğrudan bir sonucu olarak sistematik biçimde düşük ücretli, güvencesiz ve esnek işlere yönlendirilmektedir. Göçmenler sermaye için esnek, susturulmuş ve pazarlık gücünden yoksun bir işgücü niteliği taşıyan “yedek işgücü ordusu” işlevi görmektedir. Özellikle belgesiz çalışan göçmenler, düşük ücret, sendikal korumadan yoksunluk ve uzun çalışma saatleri üzerinden yoğun biçimde sömürülmektedir. Bu durum, “entegrasyon” meselesinden ziyade ekonomik tahakküm ve sınıfsal kırılganlıkla ilgilidir.
Toplumsal Uyumun Önündeki Gerçek Engeller
Gerçek anlamda bir entegrasyonun önünde çeşitli engeller bulunmaktadır:
- Dil engelleri, kültürel dışlamanın bir aracı olarak işlev görmektedir.
- Diplomaların ve sertifikaların tanınması, bürokratik bir filtreye dönüşmektedir.
- İşe alım ve terfi süreçlerine ırkçılık ve yabancı düşmanlığı nüfuz etmektedir.
- Sendikal temsilden yoksunluk, göçmen emek mücadelelerini zayıflatmaktadır.
- Geleneksel bilgi ve zanaatkârlık, piyasa normları içinde değersizleştirilmektedir.
Sonuç ve Politika Önerileri
Göçmen işçilerin sistematik olarak niteliklerinin altında istihdam edilmeleri yalnızca bireysel bir kayıp değil; toplumsal uyum, üretkenlik ve adalet açısından da önemli bir engel teşkil etmektedir. Bu sorunun ele alınabilmesi için başlıca adımlar şunlardır:
- Diplomaların ve sertifikaların tanınma süreçlerini basitleştirerek bürokratik engelleri kaldırmak ve doğrulama süreçlerini hızlandırmak.
- Zanaatkârlar ve teknik işçiler için mesleğe özel geçiş programları geliştirmek ve bunları dil desteği ile birleştirmek.
- İşe alım ve terfi süreçlerinde ayrımcılığı açığa çıkarmak amacıyla bağımsız izleme mekanizmaları oluşturmak.
- Sendikaları güçlendirmek ve göçmen temsiliyetini sağlamak için çok dilli örgütlenme modelleri geliştirmek.
- Entegrasyonu kültürel silinme olarak değil, eğitim, iş yaşamı ve kamusal politika alanlarında çeşitlilik içinde eşitlik olarak yeniden tanımlamak.
Bu tür reformlar, yalnızca göçmenler için değil, aynı zamanda daha adil ve üretken bir emek sistemi oluşturarak toplumun tamamı için fayda sağlayacaktır.
Kaynakça (Kısa Dipnot Formatı):
- FRA (2021), “Protecting migrant workers from exploitation in the EU: boosting workplace inspections”
- HRW (2022), “‘Working Like a Robot’: Abuse of Tanzanian Domestic Workers in Oman and the United Arab Emirates”
- OECD (2022), “How to make labour migration a win-win situation for all”
- DW (2021), “Afghan refugees in Germany struggle to find jobs”
- FES (2019), “Junge Menschen kurdischer Herkunft in Deutschland: Lebenslagen und Perspektiven”
- Der Spiegel (2020), “Unsichtbar und systemrelevant: Migrantinnen in der Pflege”
- The Guardian (2022), “Migrant workers at higher risk of death in UK construction industry, data shows”
- NYT (2023), “Europe’s Migrant Integration Efforts Often Fail at the Local Level”
- El País (2023), “Las sirias invisibles: trabajadoras sin contrato”
- Reuters (2022), “Spain’s refugee women face labour inequality”
- OECD (2023), “Skills shortages and international mobility”
PUNG Editoryal Notu
Bizler için “nitelik dışı istihdam”, emeğinin ve bilgisinin sistematik olarak dışlanmasıdır. Her iş/emek kıymetlidir ancak bireyin kendi yetkinliğini kullanamaması, hem kişisel hem toplumsal bir yıkımdır.






