Anas Al-Sharif ve Al Jazeera Ekibi Öldürüldü

Anas Al-Sharif ve ekibi, 10 Ağustos 2025 Pazar günü İsrail bombardımanında hayatını kaybetti.

Al-Sharif, Gazze’de Al Jazeera’nın baş muhabiriydi; meslektaşları Mohammed Qreiqaa, Ibrahim Dhahir, Moamen Aaliwa, Mohammed Noufal ve Mohammed Al-Khaldi de çalışma çadırına düzenlenen saldırıda öldü. Batı’daki ana akım medya, İsrail ordusunun “Anas Hamas yanlısıydı” söylemini sıkça tekrar ediyor. İsrail, yabancı gazetecilerin Gazze’ye girişini yasaklıyor ve çeşitli kaynaklara göre 200’ün üzerinde gazeteci çatışmalarda yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. Bu tablo, Batı kamuoyunda “olayların İsrail versiyonunun” baskın hale gelmesine yol açıyor.

Birçok çevre, sahadaki durumu “soykırım” olarak niteliyor; bu tartışmalı tanımın resmî çevrelerde dahi yaygınlaştığı belirtiliyor. İnsanlar açlık nedeniyle ölüyor; bir çuval un için yardıma koşan sivillerin vurulduğu haberleri ve görsel kayıtlar her gün yayınlanıyor. Buna karşılık İsrail ordusunun sözcüleri ve siyasi yetkililer televizyon ekranlarında düzenli olarak yer buluyor.

IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri) resmi YouTube hesabından yayın yapıyor.

“Havada uçan vücut parçalarını gördüm”

Zaman zaman Gazze’den doğrudan tanıklıklar da geliyor. Aşağıdaki anlatı, GazaPress’in kurucusu ve OrientXXI yazarı Rami Abou Jamous tarafından derlenen, yargısız infazdan mucize eseri kurtulduğunu söyleyen 16 yaşındaki Youssef’e ait.

Youssef’in babası Gazze’de tavuk çiftçisiydi; aile, sahip olduğu her şeyi kaybetti ve bugün kısmî insani yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor. 22 Temmuz’da Youssef, birçok genç gibi, yardım kamyonlarının gelişini bekleyen kalabalığa katıldı:

İnsanların un çuvallarıyla döndüğünü görünce geç kaldığımı anladım. Yan sokaktan başka kamyonların geleceğini söylediler. Onlarca kişiyle oraya koştuk ama gıda kamyonları yerine bir İsrail tankıyla karşılaştık. Bir binaya sığındık. Tank, insanların saklandığı başka bir binaya ilerleyip ateş açtı. İkinci bir tank daha geldi, o da ateş etti. Üçüncü tank saklandığımız binanın önünde durdu. Bizi gördüler; tankın topu yavaşça bize çevrildi. Üç asker M-16’larını doğrulttu. İç çamaşırlarımızla dışarı çıkmamızı Arapça bağırarak emrettiler. Emre uyup tanka doğru yürüdük. O anda tankın ağır makineli tüfeği önümdeki dört kişiye ateş açtı. Parçalandıklarını gördüm; havada uçan vücut parçaları, her yerde kan… Dehşete kapıldım. Altı-yedi kişiydik; en küçük bendim. Arkalarına saklanmaya çalıştım. Bizi dışarı çıkaran asker de M-16’sıyla ateş etti. Önümdekilerin hepsi yere düştü. Göğsümde şiddetli bir darbe hissettim ve yere yığıldım. Askerin herkesi öldürmek istediğini bildiğim için ölü numarası yaptım. Ağızımdan ve göğsümden kan geldi. Üç tank diğer binayı kuşatıp ara ara ateş etmeyi sürdürdü; iki saat sonra ayrıldılar. Binada saklanan iki kişi beni omuzlarına alıp hastaneye götürdü. Doktor, merminin kalbime çok yakın olduğunu ve çıkarmaya yetecek ekipmanlarının olmadığını söyledi.

Youssef yatakta, ağır travma altında. Doktorlara göre merminin yer değiştirmesi yeni bir kanamayı tetikleyebilir ve ölümcül olabilir.

9 Ekim 2025, İsrail Gazze Şeridi’ni bombalıyor. Fotoğraf, Gazze’nin kuzeybatısındaki Nusayrat kampında çekildi. (Fotoğraf: Majdi Fathi/NurPhoto)

Çürüyen bedenler, toplu mezarlar iddiası: Acil ateşkes ihtiyacı

Yargısız infazların her gün yaşandığı belirtiliyor. Youssef, geri dönülmesine izin verilmeyen bölgelerde sokaklarda yüzlerce cesedin çürümekte olduğunu söylüyor. Tanıklıklara göre İsrail askerleri infaz edilen sivilleri gömmek için toplu mezarlar kazıyor. Çoğunun savaşçı olmadığı; bir kısmının, ailelerini açlıktan korumak için yalnızca bir torba gıda peşinde olduğu ifade ediliyor.

Bu koşullarda, Filistin devletinin tanınması ya da “iki devlet/tek devlet” tartışmaları sahadaki insani krize bir fayda sağlamıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Eylül ayında Filistin devletini tanıma yönündeki beyanı tartışılırken, bunun koşulları ve sahadaki karşılığı belirsiz kalıyor. Tanımanın somut adımlarla desteklenmemesi hâlinde etkisiz, hatta ters tepebileceği vurgulanıyor. Mevcut dehşetin, kitlesel açlığın ve sivil can kayıplarının durması için kalıcı bir ateşkes ile gıda ve tıbbi yardım için güvenli bir insani koridorun derhâl açılması gerektiği; bunun için de İsrail devletine yönelik baskıyı artıracak yaptırımların gündeme gelmesi gerektiği savunuluyor.

Son Makaleler

spot_imgspot_img

Related articles

Leave a reply

Please enter your comment!
Please enter your name here

spot_imgspot_img